Büyümek bitmiyor, zorluklar karşısında gelişiyoruz, olgunlaşıyoruz.
Her geçen gün yaşayarak, çoğalarak.
Haksızlıklar, çıkarlar karşısında büyümeye devam ediyor ,öğrenmekle kabul ediyor, karmaşadan bi tık uzaklaşmaya
çalışırken, başka bir karmaşanın içinde kaybolduğumuzu fark ediyoruz.
Bitmiyor yaşam içindeki sınavlarımız.
En zoru da reel hayatın dayattığı zorluklar.
Hayat pahalılığının içimize içimize işlediği sarsıcı bir zaman diliminden geçmekteyiz
Ekonomiyle ilişkimiz karmakarışık devam ederken, eforumuzun durumunu fark etmiyoruz bile. Abartılmış
fedakarlıklarla bu ilişkiden yorgun çıkacağımız kesin. Neyi deneyimledik, ne gibi bir öğreti çıkar bilinmez
zira garip bir mizaca sahip olan toplumumuzun bu sürece hangi pencereden baktığı bir muamma.
Düşüncelerine sıkı sıkıya yapışan zihinlerin, fikirlerini ve alışkanlıklarını analiz etme yeteneği oldukça düşüktür.
Ölçü hep aynı kalmaktır bu toplumda. Her şey olduğu yerde makbuldür. Bize layık olan bir yaşamı değil, yaşamda
kalmayı önemsiyoruz. Uyumlanmak ata sporumuz bizim. Göğüsler, direnir, şükreder gizli gizli yaralarımızı gözyaşlarımızla temizler,
ancak sorgulama yetisini kullanmayız. Oysa sorgulamaya ve araştırmaya yatkın kişiler toplumda doğruluğu
kabul görmüş bilgileri bile sorgulama cesaretini gösterebileceğini gösterirler.
Koşulsuz kabullenişi reddeder ve bu sayede doğruların zamana ve içinde bulunan şartlara göre değişkenlik gösterebileceğini görür ve
olaylar karşısında en doğru kararı verirler. Aksi durumda olanlar daha şekilci, önceden kabul görmüş, öğretilmiş kodlarla ve dayatılmış hayatı yaşarlar. Ne demiş Carl Gustav Jung 'Bir insan aydınlığı hayal ederek değil, karanlığın bilincine vararak aydınlanır.''