Epey zamandır kendi dünyamda ekmekte olduğum emek bahçemin hal ve gidişleriyle meşguldüm. Dolayısıyla inzivanın bana sağladığı konfor alanında 

epey kendimle baş başa kaldım. Bu süreçte daha da  büyüdüm..öz şefkatle beslendim..içimdeki kaynağa yönelme fırsatı yakalamış oldum. 

İçimiz her şeyin en iyisini bilir. Yüreğim evet diyorsa yola düşerim. Aradığın hazine, girmeye korktuğun karanlık mağarada gizlidir’’ der Joseph Campbell.

Bizi olumsuz sarmalayan durumlardan korkmayıp yüzleşebiliyorsak ,içinden geçebiliyorsak bize saklı cevherlere  kavuşmuş oluruz.

Dönüşmek çaba ve zaman alsa da ruhumuza bahşettiği güzellikler saymakla bitmez. Yargı dolu cümlelerin olmadığı,

 şefkatle gerçeğin konuşulduğu bir yol açılıyor önümde. Başındayım ama ruhen ilerde görüyorum kendimi. Dört yoncanın her bir anlamını özümde

hissedeceğime kalben inanıyorum .Ya hep ya hiç algısından uzakta, ya siyah ya beyaz mantığından

çıkarak önümüzde sonsuz seçeneklere açılan bir hayatı hakkıyla yaşayalım.Biliyorum hiç birimiz için kolay olmayan ülke gerçekleri, 

ekonomik kaygılar.. global sistemler..Her şeyin süt liman olacağı bir zamanı beklemek, koşulların tam olacağı fikri ziyadesiyle hırpalar bizi.

Zihnimizde oluşan stresler bedenimizi hasta etmeye başlamadan, zihinsel yatırımımıza ne yapıyoruz

bi  göz atalım. Neyi yaratmak istiyorsak, bir önceki karamsar halimizden çıkıp, günün içinde iyi giden şeyleri ,sevgiyi ve lütfu görmeye niyet edelim