Ülkemizi bölmek ve parçalamak için dış güçler plan üstüne plan yapıyorlar…A planı tutmadı B planı…B planı tutmadı C planı…C planı tutmadı D planı…O da tutmadı E planı…Plan üstüne plan yapıyorlar…

Şimdi de AVRUPA BİRLİĞİ ordusu kuruyorlar…

Yunanistan’ın ve Kıbrıs Rum kesiminin şımarık tutumları boşuna değil…

Hele Amerika’nın Yunanistan’da 10’’ larca üs kurması hiç de hayra alamet değil…

Hele hele içerdeki devlet düşmanlarının gemi azıya almaları hiç mi hiç hayra alamet değil…

‘’ Tek çare birlik ve beraberlik…’’ diyorsun, çatlak bir ses çıkıyor: ‘’ Kimin etrafında …’’ diye…

Dış düşmanlarımız ve onlara çanak tutan iç düşmanlarımız istemese de Anadolu Türk ve Müslüman kalacaktır.

Anadolu nice kumpaslar görmüş, nice tuzaklar görmüş Türk ve Müslüman kimliğini kaybetmemiştir, kaybetmiyecektir…

Anadolu ; Asya kıtasının en batısında Karadeniz, Akdeniz ve Ege denizi arasında kalan yaklaşık 755,000 km2’lik bir alanı kaplayan dağlık bir yarımadadır.

Osmanlı döneminde ” Anadolu'nun geleneksel doğu sınırı olarak Fırat Nehri kabul edilirken, Cumhuriyetle birlikte Birinci Türk Coğrafya Kongresinden sonra Türkiye'nin Asya kıtasında kalan kısmının tümü aynı coğrafî terime dâhil edilmiştir.

Günümüzde yaygın olarak Türkiye'nin Asya kıtasında kalan topraklarının adı olarak kullanılır.

Anadolu, Asya ve Avrupa'nın birleşim noktasındaki stratejik konumu nedeniyle, tarih öncesi çağlardan beri birçok medeniyetin beşiği olmuştur.

Yeryüzünün en eski yerleşim yerlerinden bazıları Cilalı Taş Devrinde Anadolu’da kurulmuştur.

Çatalhöyük, Çayönü, Neval Çori, Hacılar, Göbekli Tepe ve Mersin ( Yumuktepe ) yerleşim yerleri Cilalı Taş Devri’nden kalmadır.

Anadoli geçmiş dönemlerde; Sümer, Asur, Hitit, Yunan, Lidya, Kelt, Pers, Roma,Doğu Roma (Bizans), Selçuklu, Moğol İmparatorluğu ve Osmanlı gibi onlarca medeniyete ev sahipliği yapmıştır.

Yüzlerce dil ve lehçeyi barındırmıştır.

Artık Anadolu Türkleşmiş ve bir Türk yurdu olmuştur.

Anadolu’nun Türklere ait bir yurt olduğunu ilk defa Haçlı yazarlar belirtmişlerdir.

Ermeni tarihçilerden Hayton; “Türkler, Türkiye’nin sahibi olduktan ve sultanın yönetiminde burada yerleştikten sonra, Latinler bu memleketi ‘Turgia’ adıyla anıyorlar.” demiştir.

Bu satırlar Anadolu’nun Türk yurdu olarak kabul edildiğinin ve Türkleştiğinin kesin delilidir.

Emeviler, Abbasiler Anadolu’yu feth etmeye muvaffak olamamışlardır.

Her türlü meşakkat ve sıkıntılara rağmen Türklerin Anadolu’yu feth etmek istemelerinin sebeplerinden biri CİHAD gayesidir.

İlayi Kelimetu’llah ve Allah’ın adını yaymak için Müslüman Türkler Anadolu’yu feth etmek istemişlerdir.

Bir diğer sebep; yeni bir yurt edinmek ve yerleşmek ihtiyacıdır.

Türkistan’dan, Horasan’dan gelen Türk savaşçılarının ve dervişlerin bütün gayesi, Anadolu’yu İslamlaştırarak yeni bir yurt kazanmaktı.

Başka bir sebep de; kendilerini beslemek ve hayvan sürülerine otlak bulmak isteğidir.

Anadolu çok zengin ve bereketli topraklara sahiptir.

Türkler Anadolu'yu feth etmeden önce güneylerinde, doğularında Müslümanlar ve batıda ise Bizanslılar vardı.

Topraklarını genişletmek için Müslümanlara saldırmak uygun değildi.

En uygunu batıya, Bizans’a hücum etmekti. Anadolu’ya hakim olmaktı.

Bütün Türkmenlere feth adresi olarak yıllarca Anadolu gösterilmiş ve Bizans üzerine akın yapmaları istenmiştir.

Anadolu'nun fethi için yüzbinlerce Türk Askerinin kanı Anadolu topraklarını sulamıştı.

Emevi ve Abbasilerin dört yüz yılda başaramadıkları fetih olayı Türkler tarafından yüz-yüzelli yılda gerçekleştirilmiş ve Anadolu Türk yurdu haline getirilmiştir.

Dış düşmanlarımız ve onlara çanak tutan vatan hainleri

istemese de Anadolu Türk ve Müslüman yurdu olmaya devam edecektir.

Hoşça kalınız.