Çocukluğumuzda Anamur’dan Kıbrıs’a doğru bakarken bir şarkı mırıldanırdık…’’ Akdeniz… Suları berrak deniz…’’ diye başlayan…

Aradan 60 senenin üzerinde bir zaman geçmiş ve şimdi o berraklık geçmiş Akdeniz’de enerji oyunları devam ediyor.

Türkiye’nin deniz yetki alanları konusundaki hakları yeniden gündemde...

Türkiye’nin deniz yetki alanlarında 572 yıllık enerji ihtiyacını karşılayacak bir doğalgaz rezervi varlığından söz ediliyor.

Bugün Doğu Akdeniz enerjisine sahip olmak isteyen Yunanistan Girit adası üzerinden Libya ile deniz sınırlarını daha çok enerji yataklarına hakim olacak şekilde çizme çabasında…

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi de Mısır ve İsrail ile anlaşmalar yapıyor.

TPAO tahminlerine göre, Doğu Akdeniz, geleceğin enerji maddesi olarak ifade edilen gaz hidrat yatakları açısından da hayli zengin.

Batılı güçler ve NATO, Doğu Akdeniz’de askeri gemileriyle varlık göstermeye başlamış durumda…

Türkiye terör örgütleriyle uğraşırken Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan ortak çabalarla Doğu Akdeniz’i sahiplenme telaşında…

Kıbrıs Cumhuriyeti adına Münhasır Ekonomik Bölge ilanında bulunan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi; Lübnan, İsrail ve Mısır ile anlaşmalar yapmış durumda….

Yunanistan ise; Girit, Kaşot, Kerpe, Rodos ve Meis adaları hattını esas alarak Libya ve Mısır ile deniz yetki alanı sınırlandırma anlaşması yapmak üzere teşebbüslerde bulunuyor…

Libya deniz sahalarını da kapsayan alanlarda sismik araştırma sahaları ilan ediyor.

Yunanistan ayrıca GKRY ile de bir sınırlandırma anlaşması yapma çabasında.

Bugün daha da ileri gidilerek İsrail’in yayınladığı bazı haritalarda Yunanistan Münhasır Ekonomik Bölgesi, GKRY bölgesinin devamı olarak gösteriliyor.

Yunanistan ve GKRY’nin bu istilalarını kabul etmeyen Türkiye de çabalarını arttırmış durumda. Türkiye, son olarak KKTC sahasında sondaj yapmak isteyen İtalyan ENİ’yi Akdeniz’deki savaş gemileriyle durdurmuştu.

Doğu Akdeniz’de Kıbrıs Rum kesimi ve Yunanistan, uluslararası hukuk ve meşruiyete aykırı bir şekilde yaptıkları bu anlaşmalarla Doğu Akdeniz’de fiili bir durum yaratmaya çalışıyorlar.

Tek amaçları ise Türkiye’nin enerji yataklarından yararlanmasını engellemek.

Türkiye ise bu gelişmeler karşısında Münhasır Ekonomik Bölgelerdeki haklarını çeşitli şekillerde beyan ediyor ve haklarını savunacağı kararlılığını vurguluyor.

Akdenizdeki enerji oyunlarını bozmanın yolu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile bütünleşmek…

Kıbrıs Türkiye için ve Türkiye Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için çok çok önemlidir…

Niye Kıbrıs?

Bir zamanlar Türklük dünyasının kendi toprakları içinde göl haline getirdiği Akdeniz’in kuzeydoğusunda yer alan Kıbrıs adası 9283 kilometre karelik bir alanı kaplamaktadır.

Kıbrıs adasının 3355 kilometrekarelik Kuzey bölümünde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurulmuştur.

Kıbrıs adası, jeopolitik ve stratejik konumu nedeniyle doğu Akdeniz’de bir kilit noktası durumundadır.

Ada; Ortadoğu ve doğu Akdeniz’i, Süveyş kanalını, bu bölgeden geçen bütün deniz ve hava yollarını, Kızıl Deniz ile Pers körfezinin tamamını kontrol edebilecek bir stratejik konumdadır.

Kıbrıs; Anamur’a 40,Yunanistan’a ise 1100 mil uzaklıktadır.

Kıbrıs’ta barışa ulaşmanın en kestirme yolu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini ekonomik yönden kalkındırmaktır.

KKTC’nin ekonomik yönden kalkınmasına en büyük katkı Anamur Alaköprü barajında depolanacak suyun % 10’unun Kıbrıs’ta inşa edilecek olan Geçitköy barajına götürülmesi olacaktır.

Ekonomik yönden başkasına muhtaç olmayan mamur, kalkınmış, onurlu bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne her millet barış elini uzatma arzusunu duyacaktır.

Yunanistan ve Rum’lar bile…

Türkiye’nin Güneydoğu sahillerine yakınlığı, 1571 yılından 1878 yılına kadar tam 308 yıl salt ve saf Türk olarak kalması, birinci ve ikinci barış harekâtları, şu andaki konumu, adadaki Türk varlığı nedeniyle Kıbrıs; Türkiye’nin vazgeçemeyeceği bir Vatan parçasıdır.

Kıbrıs; Türkiye’nin ve Anadolu’nun doğal coğrafi uzantısı olmasının yanında adeta Türklüğün tescil ve tapusu olan tarihî-dini eser ve varlıklarıyla da bizimdir. Türk’tür. Türkiye’dir. Yavru Türkiye’dir. Yavru vatandır.

Peygamberimizin halası “HALA SULTAN” ın Kıbrıs’taki türbesi, adanın Türk ve Müslüman oluşunun tescil ve temsilidir.

Ada’nın en kuzey ucundaki Hz.Ömer Türbesi; Anadolu’nun en güney ucu olan Anamur burnu ile barış nöbetinde gibidir.

İskenderun ve Hatay’a uzanan Karpat Bölgesi adanın Anadolu’ya tutunan ve “Beni bırakma…”diyen eli gibidir.

Magosa’nın deniz sahili Maraş, Kahramanmaraş’ımızın adını bizden alan öz evladıdır.

Narinciye, hurma, muz bahçeleriyle Lefke ve Güzelyurt; Sadece her sabah, ve her akşam değil günün her saatinde Anamur’a selam durur, selam verir gibidir.

Sadece Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetindeki değil ada’nın her yanındaki camiler, türbeler, kaleler, köprü’ler, köşk’ler : “Ben Türk’üm, ben Müslüman’ım” diye dünyanın sağır kulağına her an canhıraş bir sesle seslenmektedir.

Birileri istemese de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti gelişecek, serpilecek, güçlenecek, Türk kalacak ve Türklük dünyasındaki onurlu yerini alacaktır.

Akdeniz'de enerji oyunlarını bozmanın yolu da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini güçlendirmektir.

Türkiye'miz bunu yapacak güç ve enerjiye sahiptir.

‘’ Akdeniz… Suları berrak deniz ‘’ diye şarkı mırıldanmamız yakındır inşallah…

Hoşça kalınız.