1960 ihtilali yıllarında her İl’de olduğu gibi Adana’da da büyük olaylar yaşanmıştı.

İhtilal yanlıları büyük olaylar çıkarmaktaydı.

Bir defasında hatırlıyorum sağduyulu Adana gençliği sokaklara dökülmüş, bir gece vakti yazlık Sinema'nın birinde ihtilali destekleyen, ihtilal prapogandası yapan ihtilal yanlısı gruba baskın düzenlemişti.

Ben de o baskın düzenleyen sağduyulu gençlerin arasındaydım.

Polis ve jandarma da sivil kıyafet giyerek bize yardımcı olmuştu.

Yine başka bir defasında kominizim propagandası yapan bir tiyatro ekibi gelmiş, Adana’da üst üste oyunlarını sergilemişlerdi.

Oyunun üçüncü gününde 25-30 kişilik gençler grubu olarak büyük ağabeylerimiz tiyatro bileti almışlar ve her biri 5’er adet çiğ yumurta alarak salonun muhtelif yerlerine oturmuşlardı.

Ben de aralarındaydım…

Tiyatro ekibi oyuna başladıktan yaklaşık 10-15 dakika sonra Osmanlılar ve Türk Milletini kötülemeye, İslamiyet’le alay etmeye başlamışlardı.

İşte tam bu sırada büyük ağabeylerimizden biri yuh çekerek elindeki yumurtalardan birini sahneye fırlatmıştı.

Bu bizlere de işaret olmuş, seyircilerin arasında muhtelif yerlerde oturan arkadaşlarımız yuh çekerek sahneye yumurta fırlatmaya başlamıştı.

Oyuncular ve diğer seyirciler adeta çil yavrusu gibi dağılmışlar, oyunun oynatılması engellenmişti.

Dışarıda nöbet bekleyen askerler de bize katılmış ve tiyatro eserinin desteklemek için gelen seyircilere tekme tokat müdahalede bulunmuşlardı.

Ben elimde kalan son yumurtayı atamadan ortalık karışmıştı.

Eli yumurtalı kalabalığın arasından çıkarken askerlerin komutanı olduğunu sandığım üniformalı biri bana yaklaşmış, iki kolumdan tutmuş, havaya kaldırmış, alnımdan öpmüş ve “sağ olun evlat… Vatan size minnettar…”demişti…

O günden sonra bir daha Adana hudutları içine kominizim propagandası yapan hiçbir grup girememişti.

Adana’daki öğrencilik yıllarım hep böyle anılarla dolu…

Bir anımı daha sizlerle paylaşmak istiyorum:

5 Ocakta her yıl Adana’nın düşman işgalinden kurtuluşu kutlanmaktaydı.

Hatırlıyorum bir defasında kurtuluş töreninde okulları temsilen şiir okumuş ve büyük alkış almıştım.

Boyum kısa ve yaşım küçük olduğu için kürsüye çıkmakta zorluk çekeceğimi gören eski bir savaş gazisi beni kucakladığı gibi kürsüye çıkarmış ve inerken de kucaklayarak indirmiş, alnımdan öpmüştü.

O gün kalpaklı, üniformalı, bir Gazi'nin bana yardım edişinden büyük gurur duymuş ve çocukça bir duygu ile adımın Gazi oluşuna da sevinmiştim.

Bugün hala o kalpaklı, özel üniformalı babacan adamı hatırladığım zaman içimde eski savaş gazilerine karşı bir sıcaklık duyarım.

Benim Adana İmam Hatip Lisesindeki yaşantım bu şekilde dolu-dolu geçmişti.

Bu okulda okurken pek çok güzel arkadaşlarım olmuştu. Pek çok güzel günlerim olmuştu.

Ahde vefayı, çalışmayı, sevgiyi, saygıyı, aşkı, dostlukları, ahbaplıkları, konuşmayı, yazmayı burada öğrenmiştim.

Nihayet okuldan ayrılış anı gelip çatmıştı.

Okulumuzdan mezun olmak ayrı bir dertti, iki aşamalı hem yazılı hem sözlü olarak yapılan Yüksek İslam Enstitüsün sınavını kazanabilmek ayrı bir dertti.

O yıl bir koltukta 3 karpuz taşımaya çalışacaktık. Öyle ya… Pek çok arkadaşım okuldan mezun olamamıştı…

Bir yıl önce sadece İstanbul ve Konya’da bulunan Yüksek İslam Enstitü sınavlarına giren yüzlerce öğrenci sınavları kazanamamıştı.

Bitirme sınavlarımız 1 ay devam etmişti. Biz bir arkadaş grubu, sınıf futbol takımı olarak hem yazın suyu çekilen eski Adana barajında Pazar günleri diğer takımlarla futbol maçı yapıyor, hem hafta içinde sınavlara katılıyorduk.

Derken bitirme sınavları da bitmişti.

21 dersten bitirme sınavına girmiş HADİS dersinden bütünlemeye kalmış, haziranda diploma alamamıştım.

Eylülde Hadis dersinden bitirme sınavına katılacaktım.

Yüksek İslam Enstitüsü sınavı ise eylül sınavlarından sonra yapılacaktı. Hadis dersinden ikmale kalmak benim için çok büyük bir avantaj olmuştu…

Çünkü yüksekokul sınavında hem yazılı hem sözlüde Hadis dersinden çok soru sorulmuştu…

Ben bitirme sınavına hazırlanırken aynı dersten yüksekokul sınavına da çalışmıştım.

Eylülde ikmale kaldığım Hadis dersinden sınıfımı geçtim ve diplomamı aldım.

Bir hafta sonra Yüksek İslam Enstitüsü’ nün yazılı sınavı aynı okulumuzda yapılmıştı.

Sınav soruları sorulduğu zaman adeta sevinçten uçacaktım. Çünkü soruların ağırlık noktası Hadis dersiyle ilgiliydi ve ben ikmale kalışım nedeniyle bu konuda taze bilgilere sahiptim. Onlarca Hadis ezberlemiştim, anlamlarıyla birlikte…

Hadisin tarihçesini de çok iyi öğrenmiştim…

Hatırladığım kadarıyla 3 uzun Hadis-i Şerifin baştan ilk iki kelimesi verilmiş, devamını anlamlarıyla birlikte yazmamız istenmişti. Sadece bu sorunun cevabı bile 2 parşömen tutuyordu.3 saatlik sınav sonunda 6 parşömenlik cevaplarımı komisyon üyesine teslim ettiğim zaman o da biran şaşırmış, arkalı önlü cevaplarımı görünce beni kutlamıştı.

Onlarca arkadaşım sınavı kazanamamışken ikmale kalışım nedeniyle adeta satır-satır ezberlediğim Hadis dersi sayesinde İstanbul Yüksek İslam Enstitüsünün yazılı sınavını kazanmıştım.

Hüzünlü bir şekilde canciğer arkadaşlarımı, sevdiğim kişileri bırakarak Ortaöğrenimimi tamamladığım Adana’dan ayrılmış sözlü sınav için İstanbul’un yolunu tutmuştum…

Hoşça kalınız.