“HER DUYDUĞUNU SÖYLEMEK, KİŞİYE YALAN OLARAK YETER”
1999 depreminde imkanları olanlar iş makinesi kiralayarak cesetlerini çıkarabiliyorlardı. Üstelik ağustos sıcağında çıkarılabilen cesetler çürümüş olarak çıkarılıyordu. AFAD yeni kurulmuştu. Şimdiki gibi Sivil Savunma Ekipleri de yoktu. Herkes enkazı kendi elleriyle kazmaya çalışıyordu.
Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’ti. Ecevit “Telefon irtibatımız kesik. Bölgeye ulaşamıyorum, talimat veremiyorum” diyordu. Ve 3 gün sonra deprem bölgesine ulaşabilmişti.
24 yıl sonra daha büyük bir felaket geldi başımıza. 1999’daki gibi hazırlıksız da değiliz. İşte tüm varlığımızla/var olan imkanlarımızla devlet millet el ele uğraşılarımıza rağmen, ilk günden itibaren bozguncular varız dediler. İlk gün.. Zira deprem olduğu anda bütün imkanların oraya çıkması zaman alır. Bunu fırsat bilen bozguncular durmadılar. Leş kargaları gibi saldırmalara başladılar. Yalan haberleri yaydılar.
Acılardan rant devşirmeye çalışanlar.. Ve maalesef ana muhalefet partisi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu “Meseleyi siyaset üstü görmüyorum, dayanışmayı reddediyorum” demiştir. Maalesef bunu söyleyebilen muhalefet var. Yine basından okuduğuma göre, milletvekili sıfatı ile bazı tipler, “Şimdi devlete düşman olma vakti” gibi alçakça ifadede bulunanlar oldu. Buna ülke ve millet düşmanlığı denir. Hele bir yaraları saralım. Hesap sorma vakti de gelmeli/gelecek.
Binlerce yalan haberlerden bazıları:
Enkaz altından önce Ak Partililer çıkarılıyormuş! Asla doğru değil…
Hatay yerle bir olmuş. Hataylıların kalacak yeri kalmadığı için Hatay’ı boşaltmak zorunda iken, hükümet yüz binlerce Suriyeli’yi Hatay’dan Türkiye’ye getiriyormuş! Yalan! Buna millet düşmanlığı denir..
Bir başka yalan haber; yardım kolileri üzerinde ‘bira reklamı’ var diye geri çevriliyormuş! Bütün bu yalanlar, kaos çıkarmak, karışıklığa sebep olmak için..
Baraj patladı, Hatay sular altında kalacakmış! Yalan..
Hatay Yarseli Barajı’nın duvarının çatladığı asılsız haberi paylaşıldı. Halk yanıltıldı. Kurtarma ekibine ve çevresindeki herkese kaçın dendi. O anda kurtarma ekibinin çalışması anında yıkık altında beni kurtarın diye ses veren kadını bırakmak durumunda kaldılar. Ve maalesef döndükten sonra bayanın öldüğünü tespit ettiler. Ve o gece en az 8 saat kurtarma işlemi yapılamadı. Bu yalan haber kimler tarafından ve hangi amaç için yapıldı?
Deprem uzmanı “Bu deprem 130 atom bombası gücündedir.” Bir başkası da, “17 Ağustos 1999 depreminin on katı…” diyor. Ama bir akıllı çıkıyor, “Abartılıyor, algı yapılıyor” diyor. Yani deprem çok da büyük değilmiş. İktidar sorumluluğunu azaltmak için “Deprem çok büyüktü” algısı oluşturuyormuş.. “Devlet yok, insanlar sahipsiz.. “ yalanlarıyla halkı kandırmaya çalışıyorlar.
Askerler, AFAD’cılar, Kızılaycılar, Gönüllü kuruluşlar… Herkes canla başla çalışıyorlar. Ben kendim Adana’da üç gün kurtarma çalışmalarına şahit oldum. Ama ‘devlet yok! denebiliyor. Yazık.. Ayıp.. Günahtır…
Herkesin acıların sarılmasında seferber olması varken, ilk günden itibaren devlete saldıranların derdi acıları sarmak değil, devleti güçsüz göstermek ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef almak, bu yolla da iktidarı yıpratmak. Elbette eksikleri varsa ortaya koyup, giderilmesi için de çaba göstermek gerekir. Ancak eksiklik yalan değil gerçek olmalıdır.
Çok şükür can kurtaranlarımız çok. Yalan yanlış nutuk atanlarımız da var.
Orhan Veli ne demiş?
“Neler yapmadık şu vatan için!
Kimimiz öldük;
Kimimiz nutuk söyledik.”
Herkes ‘o yok, bu yok’ demeden, ‘yok’ları ‘var’ etmeye çalıştı.. Kimisi can kurtardı/kurtarmaya çalıştı, kimi yardıma… Kimi ekmek, su, battaniye, erzak topladı; kimi toplananları şehir şehir taşıdı.. Kimi çorba kaynatıp içirdi, kimi acıları bir şekilde paylaştı..
13,5 milyon nüfusu olan ve dünyada 100 ülkeden yüz ölçüm olarak büyük, 11 il yerle bir oldu. Ölenlerimizin makamları ali, mekanları cennet olsun. Türkiye’mizin başı sağ olsun. Bize düşen olumlu eleştirilerle birlikte beraber “Türkiye tek yürek” sloganıyla, yaraları sarmak.. Yetkililere destek olmak. Köstek olmamak..
Çok zor ve güç. Kim yaraları sarar? Yaparsa yine “Reis” yapar..
Yazımızı peygamberimizin bir sözüyle bitirelim. “Her duyduğunu söylemek, kişiye ‘yalan’ olarak yeter.” Sağlıklı kalın. Mart 2023, Anamur. İsmet Kadıoğlu.
